Türkiye’nin dört bir yanında, gizemli hikayeler, tılsımlar, haritalarla örülü, nesilden nesile aktarılan bir define merakı olduğu bilinir. Bu merakı besleyen şüphesiz çok fazla anlatı, dedikodu, hatta popüler kültüre de sirayet eden hayli geniş bir alan söz konusudur.

Dedektiflik filmlerinden aile melodramlarına, define hikayeleri çoğu zaman eğlenceli görünse de, gerçek hayatta karşımıza kültürel mirasın korunmasında hayli sorunlu bir konu olarak çıkıyor. Kaçak kazılar Anadolu’nun dört bir yanında arkeolojik kalıntıları, höyükleri, antik kentleri, tarihi yapıları tehdit ediyor. Ancak definecilik, yasal sınırlar içinde düzenlenmiş biçimde de karşımıza çıkabiliyor.

 

Define nedir, ne ‘değildir’?

 

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında yayınlanan Define Arama Yönetmeliği, ilgilenenlerin yasal sınırlar içinde, hangi şartlar altında ‘definecilik’ yapabileceklerini anlatır[1]. Şartları yerine getiren ve ‘Define arama ruhsatı’nı alan herkes, belirttiği alan içinde kalmak üzere, sınırlı bir süre boyunca, ‘hayallerini aramakta özgürdür’.

Meraklılarına göre bir ‘hobi’ hatta ‘spor’ olan definecilikle ilgili incelenmesi gereken en temel şey daha başlangıçta karşımıza çıkar: Define nedir? Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde buna hayli genel bir cevap verilir: “Bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış olduğu ve duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli şeyler, define sayılır.”[2]

Bu genel tanımlamanın, bu haliyle toprak altında, tarihi ve bilimsel önemi olan eserleri de kapsayabileceği ilk bakışta görülebilir. Bu nedenle, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu[3], 6’ıncı maddesinde ‘korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları’nın tanımını yapar. Define Arama Yönetmeliği de ancak bu tanımın dışında kalan yerlerde define aranabileceğini belirtir.

 

Korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını kapsamını kanunda geçtiği haliyle hatırlamakta fayda var:

  1. a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19’uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
  2. b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar,
  3. c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
  4. d) Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşunda tarihi olaylara sahne olan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kullandığı evler.

Yukarıda sayılı alanlar, define aranacak yerlerin dışında tutulur.

 

Liste sanıldığından uzun

Gre Amer Ilısu Kurtarma Kazısı - Batman.

 

Yine kanunda sıralanan, define kesinlikle aranamayacak yerleri içeren, hayli uzun listeye göz atmak da ciddi bir cesaret işidir:

“Kaya mezarlıkları, yazılı, resimli ve kabartmalı kayalar, resimli mağaralar, höyükler, tümülüsler, ören yerleri, akropol ve nekropoller; kale, hisar, burç, sur, tarihi kışla, tabya ve istihkamlar ile bunlarda bulunan sabit silahlar; harabeler, kervansaraylar, han, hamam ve medreseler; kümbet, türbe ve kitabeler, köprüler, su kemerleri, su yolları, sarnıç ve kuyular; tarihi yol kalıntıları, mesafe taşları, eski sınırları belirten delikli taşlar, dikili taşlar; sunaklar, tersaneler, rıhtımlar; tarihi saraylar, köşkler, evler, yalılar ve konaklar; camiler, mescitler, musallalar, namazgahlar; çeşme ve sebiller; imarethane, darphane, şifahane, muvakkithane, simkeşhane, tekke ve zaviyeler; mezarlıklar, hazireler, arastalar, bedestenler, kapalı çarşılar, sandukalar, siteller, sinagoglar, bazilikalar, kiliseler, manastırlar; külliyeler, eski anıt ve duvar kalıntıları; freskler, kabartmalar, mozaikler, peri bacaları ve benzeri taşınmazlar; taşınmaz kültür varlığı örneklerindendir.”

 

Nerede, nasıl yapılabilir?

 

Geriye kalan sınırlar içinde, yine mevzuatın belirlediği koşullar altında, ruhsatlı arama yapılabilir. Mevzuata göre, arama yapılacak yer çok iyi şekilde tanımlanmalıdır. Define aranacak yer, 100 m2’yi geçemez. Kimse adına kazı yapılamaz, alınan izin ve ruhsatlar başkasına devredilemez.

Tüm çalışmalar en yakın yerdeki müzenin atayacağı görevli, maliye ve gümrük sorumlularının gözetiminde yapılabilir. Bu memurların harcırahları define arayan kişi tarafından ödenir. Ruhsatname bir yıl sürelidir. Define araması ise aralıksız en çok bir ay devam eder. Bu süre zarfında bir şey bulunamazsa kazı sonlandırılır.

 

Her definecinin hayali: Çil çil altın

 

Her defineci hayali bir sandık dolusu altın bulmak için tarihi eserlere zarar veriyor. Fotoğraf: Getty iStock

 

Kazı esnasında eğer herhangi bir kültür varlığına ulaşılırsa kazı derhal durdurulur ve define ruhsatı sahibi kişi, bulunan eserden hak iddia edemez. Çünkü en başında, bulunacak ‘define’nin hangi sınırlar dışında kalması gerektiği açıktır: Tarihi ya da bilimsel bir değeri olmayan, korunmasına gerek duyulmayan, birileri tarafından eski bir zamanda gömülmüş ancak şimdi sahibi bulunmayan her tür eşya.

Genelleme yaparsak, her definecinin hayali, kazı sonunda bir sandık içinde ‘çil çil altın’ bulmaktır. Bu genellemeye ek olarak, bazı defineciler aslında ‘tektekçilik’ diye tabir edilen, eski zamanlardan kalma para örnekleri bulmanın da defineciliğin önemli bir motivasyonu olduğunu söyleyebilir. Bazı defineciler de devletin fırsat bulamadığı kazıları yaparak, definecilerin kültür varlıklarının bulunmasına fayda sağladığını bile savunacaktır. Gerçekler ise, yasal defineciliğin buluntularıyla, kaçak kazı gerçeğinin yol açtığı tahribat arasında bir yerlerdedir.

Genellememize geri dönersek, yapılan kazılarda gerçekten bir define bulmak mümkün mü?

Kaynak: kultur.gov.tr

 

Yukarıdaki tabloda son sekiz yılda yapılan izinli kazıların sayısı görülmektedir. Bakanlık, definecilikle ilgili ‘Sık Sorulan Sorular’ bölümünde[4], ‘Yapılan define kazıları sonucunda define bulundu mu?’ sorusuna şu yanıtı veriyor: “Yapılan izinli define kazıları bünyesinde herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır.”

 

O zaman neden izinli definecilik var?

Kendisini define ve işaret uzmanı olarak tanıtan Uğur Kulaç, katıldığı programda dedektör reklamı yapmış, yayın bir hayli tepki çekmişti. 

 

Peki o zaman devlet neden define aramaya izin veriyor ve buna yönelik bir mevzuat var?

Define merakı, Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış, çok farklı kaynaklardan beslenen ve güncelliğini yitirmeyen, kökleri ancak başka bir yazının konusunda layıkıyla incelenebilecek bir alan. Devletin define arama ruhsatı vererek, bu meraka ilgi duyan yurttaşları en azından kontrol altında tutmak ve denetimle kazı yapabilmelerini sağlamak istediği düşünülebilir.

Öte yandan define aramanın yasal bir hak olması, dedektör kullanımını yaygınlaştıran etmenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de dedektör satışı ve kullanımına ilişkin kapsamlı bir düzenleme olduğu söylenemez. Yine sadece kanunda açıkça belirtilen, korunması gereken kültür varlıklarıyla ilgili alanlar dışında -kazı yapılamayacağı kesin dille belirtildiği için kazı öncesi araştırma da yapılamaz- dedektör ile arama yapmanın önünde yasal bir engel yok. Ancak arkeolojik alanlara en büyük zararı veren kaçak definecilik de, dedektör sahibi olmanın önünde hiçbir engel olmadığı için bu yasal boşluktan yararlanıyor gibi görünüyor.

Kapak fotoğrafı: Getty iStock

Kaynakça

[1] http://teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,14428/define-arama-yonetmeligi.html

[2] http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf

[3] http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.2863&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch= 

[4] http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,63359/sikca-sorulan-sorular.html